Günümüzde dolandırıcılığın çok çeşitli yöntemleri ortaya çıkarken, sahte medyumlar bu konunun dikkat çekici bir parçası haline geldi. Son günlerde bir sahte medyumun, "Üzerinde büyü var!" diyerek insanları hedef alması, hem yerel halkı hem de güvenlik güçlerini tedirgin etti. Beslenme alışkanlıklarından sosyal ilişkilerine kadar birçok alanda görülen dolandırıcılık olayları, sahte medyumların ne kadar cesaretli olduğunu gözler önüne seriyor. Bu medyumların, insanların korkularını ve meraklarını kullanarak nasıl bir dolandırıcılık faaliyetinde bulunduklarını inceliyoruz.
Geçmişten günümüze birçok insanın, ruhsal rahatlama arayışında, medyumlara başvurduğu biliniyor. Ancak, bu ruhsal arayış, zaman zaman dolandırıcıların hedefi haline gelebiliyor. Şu anki olayda da olduğu gibi, sahte medyumlar genellikle zayıf psikolojik durumdaki bireyleri hedef alıyor. “Üzerinde büyü var!” gibi ifadelerle insanların korkularını manipüle eden bu şahıslar, hem ruhsal hem de maddi kayıplara yol açabiliyorlar. Birçok mağdur, medyuma güvendiği için yaşadıkları olayı anlatmakta zorluk çekiyor. Dolandırıcı, kişilerin zayıf anlarında bir psikolojik baskı kurarak, onlara yüksek miktarlarda paralar vermelerini sağlıyor.
Gelişen teknolojiyle birlikte, insanların ruhsal sıkıntılarının da arttığını görmekteyiz. Pandemi dönemi, sosyal izolasyon ve belirsizlikler, birçok kişinin ruhsal sağlığını olumsuz etkilemiştir. Korku, endişe ve kaygı duyguları, bireyleri yıpratmakta ve bu durum, sahte medyumların 'şans' ya da 'iyi enerji' vaat eden yalanlarına kapılmalarına zemin hazırlamakta. Bu noktada, toplumun, sahte medyumlara karşı bir bilinçlenme sürecine ihtiyacı var. Medyumların vaadettikleri şans değişimleri ya da büyüler ile ilgili kesin bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır; ancak insanlar bu konuda çeşitli düşüncelere sahip olmaktadırlar. Doğru bilgilendirme ve farkındalık çalışmaları, bu gibi dolandırıcılıkların önüne geçebilir.
Sonuç olarak, sahte medyumların toplumda yarattığı sıkıntılar, basit bir dolandırıcılık olayının ötesine geçmektedir. Sosyal psikolojik boyutları olan bu olayların, bireysel psikolojiler üzerinde büyük etkileri olduğu su götürmez bir gerçektir. Güvenlik güçleri bu sahte medyumlardan daha fazla mağdur olmaması adına, halkı bilinçlendirme çalışmalarını artırmalı ve bu tür tüyolarla karşılaşan insanların ihbar etmesi için bir iletişim hattı oluşturarak sürecin daha sağlıklı işlemesine olanak sağlamalıdır. Halkın bilinçlenmesi ve sahte medyum şarlatanlarına karşı daha temkinli yaklaşmaları, en önemli önlemlerin başında gelmektedir. Dolandırıcılara karşı uyanık olmak ve kaynakların güvenilirliğini sorgulamak, toplumun her kesimindeki bireylerin sorumluluğudur.